okumali

Site İçi Arama

Ziyaretçi İstatistikleri

mod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_counter
mod_vvisit_counterBugün486
mod_vvisit_counterDün877
mod_vvisit_counterBu hafta1725
mod_vvisit_counterBu ay9809
mod_vvisit_counterHepsi1850589

Yeniden İnanmak/Rasim ÖZDENÖREN

 Denemelerini, düşüncelerini ve fikirlerini devrimci harflerle süsleyen Rasim Özdenören Yedi Güzel Adam’dan biridir.

 

Yanlış bir boyun eğişle başlayan çöküntü..” diye başlıyor yazarımız. “Ama kendilerine Müslümanım diyen insanların, İslam’ı yaşayabilmesi, kafalarını çağdaş kültürlerin kirinden, pasından arındırarak O’na yeni baştan iman etmeleriyle mümkün olur.” Diyerek bu çözüm dolu kitabın sonunu getiriyor.

 

Özdenören,baştan sona insanın zihin ve kalp damarlarını yoran noktalara kan pompalıyor. Sıkıntımızın ve endişelerimizin bir boyun eğişle başladığını vurguluyor. Bu baş kaldırışın; Yeniden İnanmakla, Yeniden Bağlanmakla, Yeniden İman etmekle huzur ve mutluluğun ana temasını yakalamayı sağlayacağını belirtiyor.

Bir toplumun İslam-dışı değerlerle, batıvari zevklerle içe-dönüş’ünü tıkayan, kördüğüm olan zihniyetin ufkunu bu eserle genişletmek istemiştir.

 

Batılının acilen yaşam tarzını, yaşayışını bir ipe gerip, güneşin alnında yakmalı!.. O sıcaklığın kızgınlığıyla başlarına İslam şapkası olarak geçirmelerini ve bunu ilk olarak zihinlerinden kalplerine dek düşünceleri ile kaynatmaları gerekliliğini betimlemiştir.

 

Zihni dağılmış insanın, uygarlık ve medeniyet portresinde; Hıristiyan ve batı kültürünün can çekiştiği bir caddede İslam kültürünün kalplere aksedip, insanına ışık tutmasıyla; ışığın ana kaynağının can alıcılığına koşması gerekmektedir.

 

Özdenören, günümüz insanının yalnızlığı hakkında da çok bağdaştırıcı ve olgunlaştırıcı yorumlar getirmiştir. Kalabalık içinde yalnızlık hırkasını giyen, ayrıca yalnızlığın kalabalığını yaşayan, içe-dönüş’ü arzulayan bir insan olgusunu tanımlarında sunmuştur.

 

Müslümanca yaşamayı nasiplenmiş ve hidayetine erişmiş kişi; aile bağlarımızın içlerine nüfuz eden batıvari iskelet fikirlerin, sokaklarımıza hücum eden Hıristiyan yaşam tarzı taş kalıntıların, zihnimize doğru dörtnala koşan zulüm atlarının, kalbimize yollanan fil ordularının; aslında bir yüce inanışla, bilinçli bir Kelime-i şahadet ve Allah inancıyla ve daha da önemlisi bu kabullenişin verdiği yükümlülüklerle bir nefeslik yıkımları olacağını bilmelidir.

 

Sonuç olarak, zihni bulanan, karmaşanın esiri olan, hayat düzeninde kalple istemenin sınırlarını belirleyemeyen ya da bize ait olmayan değerlerin zevkine düşen, bireysel yaşamların betonlar arasında insan bünyesini bozguna uğratan, cemaat değil de kuru kalabalık şeklinde çoğalan insanın özüne, mayasına ve yaratılışına; Yeniden bir inanışla, zihnimizin arındırılmış haliyle getirilen Kelime-i Şahadet’i anlamanın verdiği derinlikle yaşamamız ve inanmamız gerekmektedir.

 

Okan TAŞDEMİR 

 


AddThis
 

Yorum ekle