Editörden
Derkenar (34)Yakın tarihimizde olup bitenlere dair farkındalığımız bugünü ve yarını inşa ederken en önemli istinatgahlarımızdan biridir. Geçmişi bilmek bugün olup bitenlerin nedenlerini bilmektir. Tarih, zannedildiğinin aksine, bitmiş bir sürecin adı değil, halen yaşanmakta olanın adıdır. Dün-bugün-yarın sözcüklerinin birbirleriyle olan merbutiyetidir bu tespitimizin dayanağı… ”Yarın” ve “dün” diyebilmek için “bugün”e ihtiyacımız var… Demek ki bugün yapıp ettiklerimiz yarının tarihidir aynı zamanda… Binaenaleyh yaşarken inşa ediyoruz yarının tarihini… Bu nedenle “geçmiş” olarak adlandırdığımız ne varsa aslında bizim (yani insanın) hikayemizdir. Aslolan bu hikayeden insan denen mahlukun zaaf ve imkanlarını öğrenmek ve gereken dersi çıkarmaktır. İbret alınan tarihin tekerrür etmeyeceği erbabının malumudur. Yüce Kur’an’da oldukça hacimli yer tutan kıssaların hikmeti de (kanaatimce) budur… Zamana tevhidi perspektiften bakmamızı salık veren mübarek Kitabımız, dün-bugün-yarın arasında kopmaz bir bağ olduğuna işaret ederek ilerlemeci(doğrusal-lineer) tarih tasavvurunun gayr-ı meşruluğunu beyan etmiş olur… Devamı...
|
||
|