Bir Değirmendir Bu Dünya

Müslüman dünyasının acılarını yüreğinde hissedip kendi deyimiyle “Zengin Hayaller Peşinde Koşan” bir hayaller adamıdır,Cahit ZARİFOĞLU….Müslümanların iç dünyasını zenginleştirmek ve çağa donanımlı Müslüman bireyler yetiştirmek en büyük ideali olmuştur.  

 

İlahi bir senfoniyi icra etmeye çalışan Cahit ZARİFOĞLU; saklı kalmış itilmeye çalışılan düşüncelere bir ruh kazandırmış, tembelleşmiş köşede kalmış kelimeleri aktive etmiştir. Yazılarındaki üslup okuyucuyu bir an önce hedefine varmak isteyen ve delice akan bir ırmak gibi içine çekip düşündürür.     

 

Zarifoğlu, kitabına uyduran değil de, kitaba uyan bir topluluğun şeytani hilelerle, şeytani açmazlarla nasıl mücadele edebileceğini, sözün gücünün gücün sözünü nasıl yenebileceğini ispatlamaya hayatını adamıştır. Yazılarında edebiyatın inceliklerini yakalamak veya başka bir ifade ile entel takılmak yerine islami öğretiyi insanı insan yapan değerleri ve olaylar karşısında müslümanca bir bakış açısı geliştirmeyi ön planda tutmuştur.     

 

Bu eserde Cahit ZARİFOĞLU’nun ömrünün son 9 yılında günübirlik aktüel siyasi yazıları ve hayattayken çıkardığı “Bir Değirmendir Bu Dünya”  yazıları serpiştirilerek oluşturulan yazılar yer almıştır. Afganistan’ın işgali, İran İslam Devrimi, Hama Katliamı, 12 Eylül İhtilali ve Türkiye’deki modernist akımlar gibi etkilendiği olayları /değişkenleri yazılarında işlemiştir.

 

Zarifoğlu, dünya hayatının bizleri nasıl oyalayıp kandırdığı uhrevi saadet için Kur’anın anlayarak okunmasını, siyer kaynaklarının ve diğer İslami kaynakların anlayarak okunmasının gerekliliğinin üzerinde durur. Olaylara bakarken İslami filtreler kullanmayı, duyarlı olmayı ve bilmenin ukalalığıyla değil de bildiği ile amel etmenin enginliğine ulaşmak gerektiğini özellikle vurgular.  

 

Kaybettiği insanlığı arayan, uygar olduğunu öne süren toplumların, bize çizdiği sınırları aşıp ümmet bilincinin ön plana çıkarılması gerektiğini anlatır. Hayalperest değil de, hayal gücü deruni ve moral değerlerle süslenmiş bireyler olmamız gerektiğini, tepkisiz kalmanın her zaman zulme uğramamıza sebep olduğunu, zalimleri safiyane duygularla kendimiz gibi görmememiz gerektiğini vurgular. Batılıların menfaatsiz iş yapmayacaklarını onlarla aramızdaki problemin temel sebebinin dinsel kaygılardan kaynaklandığını, kendilerini yenilmez göstermek için birçok yola ve hileye başvurduklarını vurgular.     

 

Modernitenin dayattığı ihtiyaç olmayan bir sürü şeyin ihtiyaç olarak algılatılması ve tüketime dayalı bir toplum oluşturulmaya çalışılmasına şiddetle karşı çıkar ve batının bir tür dayatması olan sahte hastalıklara kapılıp ilaçların putlaştırılmaması gerektiğine değinir. İnsanımızın her şeyden daha değerli olduğunu, ailemize ve kendimize vakit ayırmamız gerektiğini, insanımıza istihdam alanları açmamız ve onları dış etkenlere karşı korumamız gerektiğini özellikle vurgular.   

 

Sonuç olarak, bu anlatıma, öngörüye sahip eserler yaygınlaştırılmalıdır. Gerekirse günümüz olaylarına edebiyatın olmazsa olmaz kalıplarını kırarak , “o, bu ne der ?” yerine bu konuda ilahi mesaj ne der ilkesi ile bir bakış açısı geliştirilmelidir. 
 

Özellikle; geçmiş yıllarda yazılan ve gazete yazılarından oluşturulan kitaplarda geçtiği zaman dilimindeki olaylar, savaşlar, devrimlerin v.b hakkındaki köşe yazıları verilmeden önce kısa bir bilgi notu düşülmelidir. Böylece okuyucu köşe yazılarında geçen anlatımı daha iyi kavrar ve yazılar istenen amaca ulaşır.    

 

Memet GÖZÜTOK


AddThis