İslamın Dirilişi

‘Müslüman; islamı öyle canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sen de dirilsin.’

Böyle der üstad Sezai Karakoç ‘İslamın Dirilişi'nde.Çünkü çağa söyleyecek sözü olan sadece ve sadece İslam’dır.1400 yıl önce inen vahiy bugün hala dipdiridir, dirilticidir.Çağ ise mefluç…

Çağ felç olmuştur.Beyne, kalbe giden damarları tıkalıdır.Bu hareket yetisini de yitirmesine neden olmuştur.Mevcut hal ile kendini ayakta tutabilmenin yollarını aramakta, bunun için de adeta yaralı aslan misali sağa sola saldırmaktadır.

Avrupa, tıkalı damarlarını geliştirdiği tahripkar teknoloji ile açmak istemektedir.Ancak teknikte ne kadar ilerlediyse, ruhtan o derece yoksundur.Ruh, yani hayat….

Peki nedir, kimdir çağın üstünden bu ölü toprağını kaldıracak, dirilişi sağlayacak?

Müslümanlar! 1. Dünya savaşından bu yana batıya bakmaktan boynu tutulmuş, batılılaşma sarasına tutulmuş müslümanlardan bu denli gayret ne kadar mümkündür?

‘Elin şakaklarında yangın

Öyle fikret çatlasın başın.’(C.Zarifoğlu)

Müslümanlardan beklenen ilk gayret; düşünce gayretidir.Düşüncenin varlığından söz edemediğimiz yerde sahih inanıştan ve sahih bir hayattan da söz edemeyiz.Çünkü insanı harekete geçiren düşüncedir.

Peki nasıl düşünmelidir, müslüman?Bütün zihin atıklarından sıyrılarak, akleden kalbini vahyin ve sünnetin yönlendirdiği, taklitten uzak kendisi olabilmiş bir düşünce lazımdır. ‘Kur’an yüzlerce ayette bu ödev üzerinde durur.’(S.Karakoç)

İnanışta diriliştir sonra…..İslamın temeli elbette inançtır.Yüreklerde merhamet ağacı her daim sulanmalı, kalp kafesteki kuş olmamalı.Şeytanla girilecek sinir harbine iyi hazırlanmalı, her daim Allah’ı anmalı.İnanç ancak böyle olursa sadece kendini değil etrafını da dönüştürebilir.

‘Kişi düştüğü yerden kalkar ayağa (…) sanatla başladı yurdumuzda yabancılaşma; gene sanatla atılacak yurtdışına.’(F.Gemuhluoğlu)

Yaşadığımız kabusun kökeninde biraz da sanatın edebiyatın yabancılaştırılması yatıyor.Ne yazık ki Müslüman edebiyatçılar, sanatçılar bu yabancılaş(tır)maya karşı yeterli bir ses olamamışlardır.

Sanatçı kendi öz değerlerinden beslenerek vahye yönelmeli, soyutu işlemelidir.Nasıl devinebilir bir toplum edebiyat olmadan.Başka türlü türlü insanı kavramanın, sarsıp silkelemenin olanağı az.

Düşünce, inanış ve sanattaki bu diriliş beraberinde aksiyonu getirecek.

‘….Tarih boyu zaferlerimiz Bedir’in bir devamı, yenilişlerimiz Uhud’un bir devamıdır.Uhud savaşıysa Bedir ve Hendek arasında bir köprüdür…..

Uhud savaşları vere vere Hendek modeline yaklaştık.Bugün dünyanın bir bucağında İslam inancı yavaş tutuşan bir Hendek savaşının ilk kımıldanışları içindedir…’(s:48-49)

Öyleyse müslüman; derinleş, şuurlaş, birleş!

Öyleyse Müslüman; islamı öyle sağ ve diri, canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sen de dirilsin.

 

Vedat YILDIZ


AddThis