Kur'an'ı Nasıl Okudular

Cemil Meriç, : “Her toplum bir kitaba dayanır. Ramayana, Neşideler neşidesi ve Kur’an. Senin kitabın hangisi” der. Meriç’in dediği gibi her toplumun bir yolu ve yoldaki işaretleri vardır. O toplumun yoldaki işaretleri, kitaplarındaki ayetlerdir.  Bizim de bir yolumuz ve yoldaki işaretlerimiz vardır.  Bizim yolumuz İslam, yoldaki işaretlerimiz Kuran’ın ayetleridir.

 Ancak, bu toplumu yolsuz koymak için yoldaki işaretlerimizle oynayanlar olmuştur. İngiliz parlamentosunda kürsüye çıkan Sömürgeler Bakanı Gladstone, “Müslümanları Kur’an’dan ayırmadıkça onların üzerinde gerçek anlamda bir hâkimiyet kurulamayacaklarını” söylemiştir. Bu ifadelere bakarak, başımıza gelenlerin, bizi Kur’an’dan uzaklaştırmakla yakından ilgili olduğunu anlayabiliyoruz. Nitekim uzun zamandır gün yüzü görmememizin sebebini “Kur’an’dan uzaklaşmak” diye niteliyor Sezayi Karakoç.

 

Kuran’ın nüzulünün üzerinden 1400 yılın geçtiği 2011 yılını Diyanet İşleri Başkanlığı “Kur’an Yılı” olarak ilan etti. Yazar Abdullah Yıldız da bunu vesile kılarak Kur’anı yeniden ve daha canlı bir şekilde gündemimize sokmak için bu kitabı kaleme almıştır.

Kur’anı Nasıl Okudular” isimli bu eser, “Kur’anı Nasıl Anladılar” ve “Kur’anı Nasıl Yaşadılar ” serisinin ilk kitabıdır.

 

 

 

 

Öte yandan yazar, aşağıdaki iki ayete dikkatlerimizi çekmiş, Rabbimizin adeta bizim için “erken uyarı” yaptığını söyleyerek okuyucuyu Kur’an’a yöneltmek istemiştir.

“İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kur'an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir”(Hadid, 16)

 

“Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terk ettiler” (Furkan, 30)

 

 

Yazar, Müslümanların, Kur’anla düzenli ve sürekli  zihni ve ameli bir ilişki kurmak suretiyle dinamizm kazanacaklarını ifade eder. Kur’an-ı Kerim’in, Müslümanların “azami müşterekleri” olduğunu söylemesi de yazarın en güzel tespitlerinden birisidir.

Eserde” Kur’an ve hayat” kelimenin yan yana olması ve birbirlerinden ayrılmamsı gerektiği üzerinde de ısrarla durulmuştur. . Çünkü Kuran, hayat kitabıdır.  

Yazar Abdullah Yıldız kitabında, başta Resulullah olmak üzere sahabe ve tabiin neslinin yani İslam’ı dünya gündemine taşıyan, Müslümanları dünyada söz sahibi kılan neslin, Kuran anlayışlarına yer vermiş, bizim de o saf anlayışlara duyarsız kalmamaya davet etmiştir. Örneğin şu tespiti çok çarpıcıdır: “Tespitimiz o ki Ümmet, Kuran’a ve aralarında ihtilaf etmeyen ilk nesillerin saf Kur’an yorumlarına döndükçe aralarındaki ihtilaf azalacaktır. Ancak can yakıcı ihtilafları bu günlere taşımaya kalkışır da, sonraki nesillerin bir diğerini tekfire varan yorumlarını öne çıkarırsa ayrılıklar artacaktır. İlk nesillerin saf ve özgün yorumları, bakış açıları ve ölçüleri bu bakımdan oldukça önemli ve belirleyicidir.”

 

Yazar ilk nesillerin, Kur’anı hem lafzıyla hem de manasıyla ele aldıklarını; lafzı manaya, manayı da lafa kurban etmediklerini ifade etmiştir.

İlk nesillerin Kuran’la ne kadar özdeşleştiklerini, onu öğrenmek için değil yaşamak için nasıl okuduklarını çarpıcı bir şekilde ortaya koyan yazar, onları şöyle tasvir eder: “Onlar sürekli olarak Kuran’ ı okur, Kur’anı konuşur, Kur’anı düşünür ve Kur’anı yaşarlardı.”

 

Kıraat gibi bazı teknik bilgiler, kitabın formatına uyum sağlamamış olsa da, eser akıcı üslubuyla öğretici ve doyurucu.

 

Yahya MACİT

 


AddThis