Zorlukları Aşarken

Edebi metinler içerisinde önemli bir yere sahiptir hatıratlar.Özellikle dönem okumaları için oldukça işlevseldir.Doğrudan yaşanmışlıklar üzerinden gittiği için okunması da kolaydır.Tarih ilminin ağır atmosferinden ziyade, daha akıcı bir metin vardır karşınızda.Okurken bir yandan adı geçen döneme hicret eder, diğer yandan bugünü dünle karşılaştırma imkanı bulursunuz.

Sırasıyla Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı,MEB Din Eğitimi Genel Müdürlüğü,Diyanet İşleri Başkanlığı,1990’lı yıllarda DYP’den milletvekilliği,28 şubat sürecinde Milli Eğitim Komisyon Başkanlığı, Ak Parti Kurucular Kurulu Üyeliği ve iki dönem Ak Parti milletvekilliği görevlerinde bulunan Tayyar Altıkulaç Hoca’nın hatıraları, Cumhuriyet Dönemi din-devlet ilişkisinin serencamını öğrenmek isteyenler için önemli tanıklıklar içeriyor.

Altıkulaç Hoca, Cumhuriyet Dönemi’nin canlı bir tanığı adeta.Şimdilerde Eski Türkiye olarak tesmiye edilen dönemlerin içeriden bir gözlemcisi.İçeriden dememdeki sebep, Hoca’nın oldukça erken denebilecek yaşlarda devlet bürokrasisine adım atmış olması.Haliyle bürokrasinin nasıl işlediğini çok iyi biliyor ve bu işleyişi mümkün olduğu kadar objektif bir şekilde anlatmaya çalışmış.

Diyanet gibi oldukça önemli bir kurumda yaklaşık on dört yıl-ki bunun sekiz yılı başkanlıkla geçmiştir-görev yapan Altıkulaç’ın ilgili dönemlere ilişkin tanıklıkları Diyanet kurumunun devlet bürokrasisi içinde nasıl bir yer işgal ettiğini anlamak açısından da oldukça önemli.Hele ki Hoca’nın başkanlık yaptığı yılların,Türkiye’de anarşi ve kaosun egemen olduğu ve akabinde 12 Eylül İhtilali’nin gerçekleştiği dönem olduğu dikkate alınırsa, bu hatıratın ne kadar mühim olduğu daha iyi anlaşılır.

Öte yandan Diyanet Kurumuyla cemaatler,özellikle Nurculuk-Süleymancılık ve ışıkçılık,arasındaki nizanın sebeplerini ve sonuçlarını anlamak açısından da Hoca’nın hatıralarında oldukça önemli bildiler mevcut.İmam Hatip Liseleri’nin ve Yüksek İslam Enstitüleri’nin açılmasıyla hararetlenen  Diyanet ve mezkur cemaatler,özellikle Süleymancılık, kavgası bugünle karşılaştırılarak okunursa oldukça faydalı olabilir.

Ayrıca bir siyasi hareket olarak doğan MSP/MNP/RP çizgisinin politik hedefler uğruna Diyaneti nasıl araçsallaştırmak istediğiyle ilgili de Hoca’nın hatıralarında bolca bilgi mevcut. Aynı politik çizginin evirilmiş hali olan Ak Parti iktidarları döneminde Diyanete yüklenen misyonu anlamak açısından bu örnekleri dikkatlice incelemekte fayda var. Sadece sağ/muhafazakar siyasal çizgilerin değil Kemalist/sol siyasetin de iktidarları döneminde Diyanetle kurdukları ‘’araçsal ilişki’’ hatırat dikkatlice incelendiğinde fark edilecektir.

Bunun yanında gerek Sovyet hinterlandındaki Türki Cumhuriyetlerle gerekse de Osmanlı hinterlandındaki ülkelerle kurulan ilişkilerde diyanet kurumunun gördüğü işlevi bu hatırat aracılığıyla öğrenmiş oluyoruz.

Yeni Türkiye’nin 2010’lu yıllarına kadar tanıklık eden bu hatırat emsali hatıratlarla-örneğin Hayrettin Karaman Hoca’nın hatıratıyla-karşılaştırmalı okunursa daha faydalı olur düşüncesindeyim. İlgilisine duyurulur.

 

Kamil ERGENÇ

Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız


AddThis