okumali

Site İçi Arama

Ziyaretçi İstatistikleri

mod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_counter
mod_vvisit_counterBugün205
mod_vvisit_counterDün455
mod_vvisit_counterBu hafta660
mod_vvisit_counterBu ay5459
mod_vvisit_counterHepsi1846239

Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler

Rasim Özdenören tarafından kaleme alınmış,  ilk baskısı 1985 yılında yapılmış olan kitap, yazarın ifadesiyle , 9. baskıda temel metne dokunulmadan,  gereksiz ifadelerin silinmesi ve kimi yerlerdeki zaafların giderilmeye çalışılmasıyla yeniden düzenlenmiştir. Son kertede dahi yazar olması gereken metne ulaşamadığını  ifade ederek, bu metnin kendi indinde sakat doğmuş bir çocuk mesabesinde olduğunu,  bundan dolayı da daha çok ihtimama ve şefkate layık görüleceğini söylemektedir.

Kitap dört bölümden müteşekkildir. Yazarın 70’li yıllar ve 80’li yılların başında yazmış olduğu denemelerin derlenmesinden meydana gelmiştir. Yazar eserini sade ve anlaşılır bir dille kaleme almıştır. Müslümanlar için önem arzeden bir çok konuya değinmiş ve bir çok probleme dikkat çekmiştir. Kitabın ilk baskısının üzerinden 27 sene geçmiş olmasına rağmen, kitap hala güncelliğini muhafaza etmektedir. Mahiyeti ve önemi  açısından muhakkak okunması gereken kitaplardan biridir.

Kitapta genel olarak üzerinde durulan  konular ve dikkat çekilen problemler şunlardır:

● Yazar batılı ve müslüman kafa yapısı ayrımını yapamamanın sonucunda ortaya çıkan problemleri, bizim problemlerimizmiş gibi  ittihaz etmek anlayışının sakat bir anlayış olduğunu ifade etmektedir. Çünkü batılı kafa yapısının ve müslüman kafa yapısının düşüncelerini farklı argümanlar üzerine inşa ettiklerini, hayata ve yaratılmışlara da bu argümanları dikkate alarak baktıklarını söylemektedir.  Batılı kafa yapısının hasılası olarak ortaya  çıkan modernizmin sorunlarına islami çözümler üretilemeyeceğine vurgu yapılmakta ve varolan problemlerin bu ayrım yapılmadan çözülemeyeceği söylenmektedir. Müslümanların karşısına çıkarılan problemlerin düzmece problemler olduğu söylenmekte ve müslümanca bir hayatın inşa edilmesiyle bu düzmece proplemlerin ortadan kalkacağına dikkat çekilmektedir. Çünkü ortaya çıkan problemler müslümanca bir yaşantının ürünü değildir. Onun için müslümanca bir yaşamda modern problemlerin varlığı söz konusu olmayacaktır.

● Yazara göre batılı kafa yapısı insanoğlunu bireysel bir yaşam anlayışına itmekte, kendisinden başka kimseyi düşünmeyen, başının derdine düşmüş, yetinme duygusunun yerini daha çok edinme ve doymazlığın aldığı bir insan profili meydana getirmektedir.

● İnsanlığın yeni tabusu olarak tavsif edilen bilim, insanın hür düşüncesi karşısında duran demirden bir kösteğe benzetilmiştir. Bilimin insanoğlunu yalnız ve ancak kendi bildikleriyle sınırlandırdığına, her şeyi kendi düşündüğü gibi düşünmesi gerektiğini salık verdiğine dikkat çekilmiştir. Yazar Rönesans’ı aslında, Batı’da Hristiyanlığa karşı bir dinsizlik gayretinin sonucu olarak görmektedir. Doğmalara karşı ( batıda kilisenin ürettiği ) savaşa çıkan insanın aslında ve neticede kimlik değiştirmiş yeni bir doğmayla karşı karşıya kaldığı söylenmiştir. Öncesinde kilise otorite iken onun yerini, yeni otorite olarak bilim almıştır. Batılı kafa yapısıyla hayata bakan/bakma yanlışlığına düşen müslümanların da bilimin tasdik etmediklerine şüpheyle bakışı ya da kendi gerçeklerini bilimsel çerçevede ifade etme çabaları eleştirilmektedir.

● Haz peşine düşmüş, rızık kaygısıyla günlerini geçirmeye çalışan bir topluluk karşısında ilahi emirlerin kıymeti harbiyesinin kalmamasının materyelistik düşünme tarzının dışına çıkamamaktan kaynaklanmasının neticesi olarak görülmüştür. Materyalist düşünme tarzından kurtulamayan müslümanların da bu hastalığa düçar olacağı söylenmiştir. 

● Çağımız müslümanlarına, İslama müslümanca bir bakış yerine, bir müsteşrikin kutsal içeriği boşaltılmış, dünyevi ve cismani bir anlayışla doldurulmuş profan bakışının yerleştirilmeye ve dayatılmaya çalışıldığı tehlikesine dikkat çekilmiştir. Zihnimizi müsteşrik mantığın ortaya attığı bu tür bulanıklıktan kurtarabilmenin yolu olarak da İslam’ı ancak kendi ilkeleri içinde düşünmek çözüm olarak gösterilmiştir.

● “Din adamı” sözünün müslümanlar arasında  yaygın olarak kullanılmaya başlaması ve kabul görmesi bir başka kültürün dilini kabullendiğimizin bir göstergesi olarak sunulmuştur. Din adamı, dini ibadetlerimiz, dini günler vs. ifadelerin altında örtülü olarak dini, dünya işlerinden ayrı gören bir telakkinin varlığının yatmakta olduğu tehlikesine  dikkat çekilmiştir.

Kuram-eylem bütünlüğüne dikkat çekilerek, Batı düşüncesinde eylemselliğin vazgeçilmez bir yer tutmadığını ama İslam düşüncesinde genelde görüşlerin pratiğe aktarılmasının hep söz konusu edildiği,  pratikte geçerliliği söz konusu olmayacak ( muhal olan ) hususlar üzerinde fikri spekülasyonlardan kaçınmanın ilke olarak benimsendiği söylenmiştir. Yazarın kuram-eylem bütünlüğünün müşahhas örnekliği olarak alemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Peygamber aleyhisselam vazıh olarak önümüzde durmaktadır.

 ● Asr-ı Saadette kötü bir dünyada yaşayan müslümanların, kendilerini o dünyanın kötülüklerini sineye çekmek zorunda hissetmediklerini, aksine kötü bir dünyada yaşadıklarının bilincinde olarak kötülüklere müdehale ettiklerini, böylece kötü bir dünyada yaşamalarına rağmen iyi bir müslüman olarak kaldıklarını söyleyerek, çağımız müslümanlarına kötü bir dünyada iyi bir müslüman olarak kalabilmenin reçetesi Asr-ı Saadet’ten ilham alınarak sunulmuştur. Ama reçetenin uygulanabilmesi için müslümanların öncelikli olarak kötü bir dünyada yaşadıklarının bilincinde olmaları gerektiğine dikkat çekilmiştir. Ancak bilinçli bir müslüman yaşadığı dünyanın kötü veya iyi olduğuna karar verebilir. Yazara göre bilinçli bir müslüman olabilmek için de kişisel sorumluluklarının          ( namaz ,oruç, zekat, hac ), ötesinde bulunan hususları da yapıp ettiklerine bakmaları gerekiyor. Kişisel sorumluluklarını yerine getirirken küfrün ve zulmün aleti olmaya devam eden bir müslümanda islami bir bilincin varlığından bahsedilmeyeceğine dikkat çekiliyor.

● Günümüz müslümanlarının ihtiyaç duymadıkları malları satın almak zorunda kalmaları, kapitalist baskının dayatmalarına yenik düşmek olarak değerlendiriliyor. Müslümanları kapitalizmin elinden, kurtulmasının “ bir lokma , bir hırka ” telakkisinin işlevsel hale getirilmesi ile mümkün olacağı söylenerek, “ bir lokma , bir hırka ” telakkisinin aslında insanların zengin olmaları için çalışmalarına engel olmadığına vurgu yapılıyor. Müslümanları ihtiyaç duymadıkları malları almaktan alıkoyan israfın ( Allah’ın hoşuna gitmeyen harcama) müslümanlarda bilinçli  olarak uygulanır  haline gelmesi gerekmektedir. Reklamın, modanın ihtiyaç olarak dayattıklarıyla değil de, gerçekten ihtiyaç olanlarla yetinilerek kapitalizme  karşı çok izzetli bir duruş gösterilebilir.

Yazarın da söylediği gibi müslümanlar olarak problemlerimizin asıl kaynağı hayata müslümanca bir kafa yapısıyla bakmak ve sonrasında  islami bir bilinci tam anlamıyla idrak etmiş, kendi hayatında bunu müşahhaslaştırabilmiş bilinçli müslümanlar olabilmektir. Batılı kafa yapısının hasılası olan modernite ve diğer yaşam modelleri karşısında dik bir duruş gösterebilmek ve Allah’ın halifesi olarak yeryüzünde görevimizi icra edebilmek için bizlere rehber olarak gönderilen Kur’an-ı Kerim ve bizler için en güzel örnek olan Peygamber aleyhisselamın sünnetinin hayatımızda  pratiğe aktarılabilmesi gerekmektedir.

 

Engin ATAMAN

Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız


AddThis
 

Yorumlar  

 
+14 #1 ömer faruk koç 04-07-2012 12:14
Hayata bakış açınızı değiştiren kitaplar vardır ya işte bu kitap onlardan birisidir.Küçüc ük hacmine rağmen kocaman dünyaları aralar size.Rasim Hoca derdinize dert katar ,umudunuza umut bu eseriyle.Bu kitaptan sonra elime ne zaman para geçse Rasim Hoca'nın diğer kitaplarını temin etmeye çalışıyorum.Çağ ımızın büyük entelektüellerd en birisidir bence Rasim Özdenören.Bu kitapta bizlere zihinlerimizin aslında hiç de müslüman olmadığını,"Müs lümanca düşünmeyi ve yaşamayı" unuttuğumuzu veya unutturulduğumu zu çarpıcı şekilde gözler önüne seriyor.Elinizd e ne varsa bırakın ve koşun bu kitabı okumaya başlayın
Alıntı
 

Yorum ekle