okumali

Site İçi Arama

Ziyaretçi İstatistikleri

mod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_counter
mod_vvisit_counterBugün81
mod_vvisit_counterDün441
mod_vvisit_counterBu hafta1491
mod_vvisit_counterBu ay6290
mod_vvisit_counterHepsi1847070

İdea/Loji

Evreni ,hayatı,tarihi ve insanı tanımlama çabaları bir ideolojinin kendisini temellendirirken mutlak surette işaret etmesi gereken hususlardır.Bu hususlarda söyleyecek sözü olmayan bir düşüncenin ideoloji olarak değer kazanması mümkün değildir.İnsanlık tarihinin her döneminde zihinlerdeki istifhamların temelini bu mevzular oluşturmuştur.

İnsanı,evreni,tarihi ve hayatı tanımlama cehdi sürekli olarak bir içerik üretme, yani insana yön/istikamet tayin etme,tasavvur ve tahayyül melekelerini inkişaf ettirme sürecini icbar eder.İnsanın ilgi alanına giren alanlarda ona istikamet tayin edecek bir klavuzluk yapılamıyorsa, hayatın boşluk kabul etmeyeceği hakikati gereği ,farklı unsurlar insanın hayatını işgal edecektir.

İdeolojilerin etkilerinin gittikçe zayıfladığı ve hatta bittiği dönemlere şahitlik etmekteyiz. Bir ideolojinin etki alanının gittikçe azalması; o ideolojinin yaşadığı dönemi idrak edemeyişinin bir sonucu olabileceği gibi, kavramsal çerçevesinin bugünü ifade edecek bir derinlikten yoksun olmasından;

İçerik üretememesinden ,yani argümanlarını yaşadığı döneme şahitlik yapacak şekilde güncelleyemeyişinden;yaşadığı dönemin insan,tarih,evren ve hayat tasavvuruna karşı kendi argümanlarını sahih,özgün ve özgür bir şekilde temellendiremeyişinden;

Bir dönem ruh,aşk,vecd,hareket,merak,ümit… aşıladığı mensuplarına artık, yaşadığı döneme/sürece entegre olmasından kaynaklanan bir kısırlıkla, hiçbir şey vaad edemeyişinden;

Popüler kültürün hangi unsurları kullanarak insan hayatında ne tür gedikler açtığını fark edemeyişinden; modern ve post modern kültürün ürettiği içeriğin insanı nasıl etkisiz/edilgen bir hale getirdiğini ve tarihi sürekli bir ilerleme süreci olarak değerlendirmesinden ötürü, insan hayatını her zaman ilkellikten medeniliğe doğru giden bir olgu olarak değerlendirmesinin ne tür tuzaklar  içerdiğinin farkına varamayışından; kelimelerinin ve kavramlarının dönemsellikle sınırlı oluşundan…

Yukarıda bir ideolojiyi nakıs hale getiren unsurların bir kısmına işaret ettikten sonra şu soruyu sorabiliriz. İslam bir ideoloji olarak değerlendirilebilir mi? Bu soruya cevap vermeden önce ideolojilerin beşeri bir ameliyenin ürünü olduğunu ancak İslam’ın mutlak alim ve hakim olan ilahi iradenin bütün bir hayatı ve insanı şekillendirmek; evren,tarih,hayat ve insan tasavvurunun nasıl olması gerektiği hususunda bizlere hakikat telakkisi aşılamak;tevhidi ,bir yaşam tarzı haline getirerek  hayatın her alanında bütünlüklü olarak murad-ı ilahinin gerçekleştirilmesine yönelik bir algı oluşturmak olduğunu ifade etmek gerek.

Bu zaviyeden bakıldığında din olan İslam ile beşeri bir ameliyenin ürünü olan ideolojiler arasında ciddi bir mahiyet farkı olduğu söylenebilir. Dinin yukarıda ifade ettiğimiz gibi bütün bir hayat,tarih,evren ve insan hakkında bir kanaatinin olması ve bu kanaatin mutlak alim ve hakim bir iradeden sadır olması

onu ideolojilerin fevkinde bir yere çıkarmaktadır.

Tam bu noktada şu soru sorulabilir? Hem din hem de ideolojiler evreni,hayatı,tarihi ve insanı tanımlamaya çalıştıklarına, daha doğrusu dinlerin ve ideolojilerin merkezinde hayat,tarih,evren ve insan tasavvuru yattığına göre İslam bir ideoloji olarak değerlendirilemez mi?

Bu soruya hem evet hem de hayır cevabı verilebilir. Her iki cevapta güçlü argümanlarla müdafaa edilebilir. Ancak benim kanaatim;bir din olan İslam’dan hayatın bütün vechelerine yönelik bir ideolojinin çıkarılabileceğidir.Bu ideolojinin temelini ise ‘Tevhid’ oluşturmalıdır.Zamanlar ve zeminler üstü olan İslam’ın her çağda kendi özgünlüğünü-özellikle kavramsal özgünlüğünü-muhafaza ederek yaşadığı çağı aşacak bir dil ve üslup geliştirebileceği gerçeği tarihi bir hakikat olarak karşımızda durmaktadır.

Bugün müslümanların yaşadığı önemli krizlerden biride Tevhid eksenli bir ideolojik bakış açısı geliştirememiş olmalarındandır. Çok ciddi seküler kuşatmalar yaşadığımız bu dönemde tevhidin hayatın tüm vechelerini ihata eden bir boyutu olduğunu İslam terminolojisi ile ifade etmek durumundayız.Yaşadığımız dönemin şirk barındıran-özellikle modern ve post modern kültürün hayatı ‘an’lara ve ‘parça’lara ayırarak her ‘an’ ve ‘parça’ için ayrı bir mütehakkim irade tayin etmesi noktası- unsurlarını adeta kılı kırk yararak açık etmek ve insan hayatındaki gayrı İslami ve gayrı tevhidi unsurları bariz kılmak mecburiyetindeyiz.

Tevhid eksenli bir ideolojik bakış bizlere günümüzün şirk,nifak,fısk,fücur,tuğyan,zulüm… barındıran eylemlerini ortaya çıkarma ve bunları İslam’ın özgün kavramsal çerçevesiyle ifade etme imkanını sağlayacaktır.Yapılması gereken bu dilin-İslam’ın dilinin- içinde bulunduğumuz zaman dilimini tanımlayacak tek özgün ve özgür dil olduğuna yürekten inanmak ve onu hayatın tam orta yerinde kullanmaktır.

 

 

Kamil ERGENÇ

Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız

 


AddThis
 

Yorum ekle