okumali

Site İçi Arama

Ziyaretçi İstatistikleri

mod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_counter
mod_vvisit_counterBugün55
mod_vvisit_counterDün478
mod_vvisit_counterBu hafta2478
mod_vvisit_counterBu ay7277
mod_vvisit_counterHepsi1848057

SAVRULMA

Ulusçu argümanların gündemlerimizi işgal ettiği bir süreçten geçiyoruz.Ulusalcılık paradigmasının, içinden geçmekte olduğumuz ‘’süreci’’ bahane ederek, kendisini yeniden ihya edebileceği bir zemini inşa etmeye çalıştığı bir vasata şahitlik ediyoruz.Bu paradigmanın  bünyesinde barındırdığı ötekileştirme ve ayrıştırma potansiyellerinin har halükarda bir muarıza ihtiyaç duyacağı hakikatinin idrakinde olmak ve bu idraki topluma şamil kılmak noktasında çaba göstermek gibi bir sorumluluğumuzun olduğunu fark etmemiz gerekiyor.Etnisite temelli kırılmalar insanlar arasında zihinsel kötürümlüklere neden olabiliyor.Etnik ayrılıklar Allahın bir işareti değil de sanki düşmanlık unsurlarıymış gibi değerlendirilebiliyor.

Herhangi bir etnik aidiyetin ‘’sorun’’ kavramıyla yan yana getirilmesi kadar çirkin bir ifadelendirme olamaz. Hayata müslümanca bakma mesuliyetinde olanların, insanın seçimi olmayan bir olguyu ayrıştırıcı/ötekileştirici bir unsur olarak değerlendirmesi,mensubu bulunduğu dinin mesajı hakkında ciddi malumat eksikliği olduğunu göstermektedir.Hayata müslümanca bakma mükellefiyetiyle kayıtlı olan şahsiyetlerin, içinde yaşadıkları toplumu ulusçuluğun nasıl bir zehir olduğu hususunda sahih bir bilgilenmeye doğru yönlendirmesi gerekiyor.Etnik aidiyetlerin bir ötekileştirme unsuru  olarak değil, Allah’ın bir ayeti olarak görülmesi ve bu ayetlere karşı mü’mince bir duyarlılığın gösterilmesi gerekiyor.

Bir etnik aidiyet,ancak ve ancak, muarefenin gerçekleşmesine vesile olduğu oranda değerlidir.Bu çerçevede her etnik aidiyet, çeşitliliği halk edene/yaratana hamd etmeyi gerekli kılan tıpkı diğer ayetler/işaretler gibi bir ayetken; bu aidiyeti gerek seküler Türkçülüğün yaptığı gibi devletin ceberrutluğunu kullanarak yok saymak ve ötekileştirmek ;gerekse seküler Kürtçülük gibi, Stalin Rusya’sı ideolojik despotluğuyla karşıtına öykünme handikabıyla malül kılmak ancak ve ancak düşmanlığı çoğaltır.

İslam’ın dışında mukaddesler icat ederek bu mukaddesleri ,tıpkı antik Yunan pagan kültürünün ritüellerini andırır bir şekilde, kitlelere zerk etmeye çalışan Türkiye’de ki ulus devlet yapılanmasının İslam’ı kendi mevcudiyetini meşrulaştırma aracı olarak yıllardır araçsallaştırmasının bir neticesi olarak, bugün kendisini müslüman olarak tavsif eden insanlarda dahi etnosantrik bir bakış açısının izlerine rastlanabilmektedir.Pagan kültürün ritüellerini andıran etnik aidiyet nümayişlerine maruz bırakılan insanların bugün barış süreci olarak adlandırılan bir vasatta gösterdiği tepkiler, yaklaşık seksen yıllık bu ulus inşa etme planının birer yansıması olarak karşımızda durmaktadır.

Küreselleşme gerçekliği ile birlikte ‘’köy’’leşen dünyada sınırlar anlamlarını her geçen gün yitiriyor.Ulus devlet anlayışının,sınırların anlamsızlaştığı bir vasatta, sürekli olarak mukaddes bir sınır vurgusu yapmasının anakronik bir yaklaşım olduğu ıskalanıyor.Bilgideki tekelliğin devletler aleyhine kırılmış olması kitleleri dünyada olup bitenlerden haberdar olmasında önemli bir işlev görürken, küresel enformasyon tröstlerinin oluşumuna maalesef engel olunamıyor.Bu enformasyon tröstlerinin bilgiyi modern ve neo-liberal hayat tarzının yaygınlaştırılması için kullandığı hakikati görmezlikten gelinebiliyor.Denetlenemeyen ve rafine edilmemiş bilgi bombardımanı altında kalan modern birey ,elinde sahih bilgiyi ayırt edebileceği bir miyarı olmadığından,bilgi zehirlenmesi ve zihni kirlenme yaşıyor.

Batıdan ihraç edilen kavramların herhangi bir kritiğe tabi tutulmadan,o kavramı ortaya çıkaran tarihsel arka plan analiz edilmeden ve kavramın nasıl bir düşünme biçiminin ürünü olduğu cerh edilmeden kullanılması ciddi zihin karışıklıklarını da beraberinde getiriyor.’’Nation’’ kavramının Millet kavramı ile neredeyse eş anlamlı olarak kullanılması bu zihinsel travmalardan yalnızca bir tanesi.Millet kavramının İslam’ın mukaddes metinlerinde ifade edilen anlamı  görmezlikten gelinebiliyor.Bu kavram herhangi bir etnik aidiyetin tamlayanı mesabesine indirgenerek asıl menşeinden koparılabiliyor.Din,şeriat anlamlarına gelen ve dini/şer’i bir aidiyeti ifade eden Millet kavramı Kur’anda ifade edilmesine rağmen, bu hakikat tersyüz edilebiliyor.Nation kavramının ulusal aidiyeti ifade ettiği gerçekliği entelektüel zeminde bile makes bulmuyor.’’Nation’’ kavramı batı dünyasındaki kabilesel,bölgesel ve ırki kimlikleri ifade etmekte kullanılırken,Türkçeye aktarımda Millet kavramıyla eş tutulabiliyor.

Sahih bir bilgilenmenin ciddi entelektüel çabaları gerekli kıldığı gerçeği aşikar olmasına rağmen,kitlesel uyuşturucu vazifesi gören tv ve internet adeta bir bilgi kirliliği oluşturuyor.Bu sebeple zihinler çölleşiyor. İnsanlar teknolojik aygıtların sunduklarının hakikat olduğu yalanına maruz bırakılıyor. Enformatik tazyik altında zihni melekeleri mefluç olan modern birey, tefekkür melekelerini yitiriyor. İnsanın derin düşünme yönünü ifade eden tefekkür melekesi,esasında beşerlikten insanlığa doğru gerçekleşen kemalat serüveninde insanın en önemli yaranıdır.Tefekkür melekeleri iğdiş edilmiş bir insanın, etrafında nelerin olup bittiği ile alakalı esaslı değerlendirmelerde bulunma imkanı da ortadan kalkmış oluyor.Bu insan artık olgularla değil olaylarla ilgilenmeye ve değerlendirmelerini bu çerçeveden yapmaya başlıyor.Tefekkür melekeleri zedelenen insan beşer olarak kalmaya devam ediyor.

Entelektüel sorumluluk,ancak, içinde yaşadığı toplumu gerçek anlamda bilgilendirme yoluyla  yerine getirilebilir.Pratiği olmayan bilgi nasıl ki işlevsiz bir bilgi ise, toplumu hakiki anlamda bilgilendirmeyen bir çabanın da entelektüel bir çaba olduğu ifade edilemez.Mü’minlik vasfımız bizleri bugün dünyada nelerin olup bittiği noktasında bilgi kirliliklerini aşmayı ve insanımızı doğru şekilde bilgilendirmeyi gerekli kılmaktadır.Ancak böyle bir çabanın soyluluğundan bahsedilebilir.Vesselam..

 

Kamil ERGENÇ

Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız


AddThis
 

Yorum ekle