Keşkeli Masal
Gel desem, nereye kadar gelirdin.
Tut desem, nerede bırakırdın ellerimi
Beni sevsen, ne kadar severdin.
Keşke diyeceksen eğer,Keşkelerimi,
Ürkek bakışlı ceylan gözlerinle vurmalıydın.
Beni esir alıp, götürdüğün gün
Gözlerinden, beni silememişsin
Geçmediğinden, geleceğin de artık dün
Yarının, nelere gebe olduğunu bilememişsin
Kavuşmadan ayrılık olmaz sanma
Biz başlamadan biten sevdalarız
Sana söylenen masallara aldanma
Birleşecek yolların daha başındayız
Şimdi her ânım gurbet,
Varlığında yokluğunu harcadığım
Şimdi her yanım gurbet
seni sensiz yaşadığım.
Kanın deli aktığı dönemlerde ıskaladık Olasılıklar içindeki keşkeli hayatı.
Yalan rüzgarlarla doldurduğumuz yelkenlerimizin,
Bizi sürüklediği bu ıssızlık neresi.
Hani bana vaadedilen mutluluk ,
Ve nerede pusulamın yönlendirdiği huzur.
Sana mutluluklar dilediğim fotoğraf karesi,
Beni uğurladığın ötekileşmiş boşluk,
Gardiyanım gibi hep yanıbaşımda durur.
İnsanın yükü ağır, unutamıyorsan
Taşıyamadığın yer son nefesin
Gençliğin kulağı sağır, duyuramıyorsan
Keşkelerimin biricik sebebisin
Geceye nakşedilmiş kelimelerim var
Söylemek için bulman gereken
Yüreğimde hapis, sözlere dar
Firari heceler, dilde düğümlüyken.
Sürüklemeyeyim diye bataklığına
Kimseyi çagıramadım ardımdan
Keşkelerinin cezbeden karanlığına
Bu ilk ve son dalışımdı kahrımdan
Bir uğursuzluk benimkisi
Elindekini değil de
İstediğini elde etmeye çalışan çocuk misali
Bir umutsuzluk belirtisi
Seveni değil de
Sevdigini kovalayan döngü misali
Rüyalarımın bir ucu sende
Tüm yorumlar sana çıkar
Bir an , umut bestelesende
Notalar çıkmaz sokaklara çıkar
Ne zaman kendimi Senden uzağa atsam
Hep yanıbaşına düşmem neden.
Bir an ömrünü ömrüme katsam
Kalkarmıyım, düştüğüm yerden.
Yıllardır çürümeyen bu bağ
Ne zaman düğümledi seni bana
Ardını aşamadığım bu göklü dağ
Bir gün hatırlatırmı beni sana
Ben o dağa mahkum, o bana zindan
O asırlık çınar ben ise bir aşık fidan
Fatih Duran/Avusturya
