okumali

Site İçi Arama

Ziyaretçi İstatistikleri

mod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_counter
mod_vvisit_counterBugün866
mod_vvisit_counterDün527
mod_vvisit_counterBu hafta2039
mod_vvisit_counterBu ay12270
mod_vvisit_counterHepsi1839279

Ya Tahammül Ya Sefer!

Türk Edebiyatı’na yeni bir soluk kazandıran Mustafa KUTLU’nun Şark Edebiyatı’ndan izler taşıyan (Tasavvufi izler )köylü ve şehirli yaşamından kesitler sunduğu eserlerinden biridir Ya Tahammül Ya sefer…

 

Kutlu, bu eserde inandığı dava uğruna bir araya gelen, aynı fikirleri savunan arkadaşların zaman tünelindeki yolculuğunu içkin anlatımıyla fotoğraflar. Davaya tam anlamıyla adanmış yüreklerin; memlekete sahip çıkacak çilekeş insanların, şu toprakları yeşertecek nesilleri ortaya çıkaracağına hikâyenin kahramanları aracılığıyla değinir.

 

Kutlu, bu eserinde İlhan adlı bir delikanlının hayat serüvenini hikâyeleştirir. Kitapta yetmiş seksenli yıllardaki dava erlerinin hayat serüvenlerini gözler önüne serer. Yetmişlerde davalarına sımsıkı bağlı olanların seksenlerden sonra neler yaptıklarını anlatır.

 

Hikâyenin kahramanı İlhan, babasının bir zamanlar nasıl bir düşünceye sahip olduğunu, kütüphanelerinin tozlu raflarındaki dergilerleri incelerken şahit olur. Babası ve dava arkadaşlarını yazılarından bir bir tanır. Davası için her türlü fedakarlıkları yapan Murat’ı , Kerim’i.Diğer taraftan doktor Ayhan, bakan Yunus ve babası Asım gibi bir zamanlar ki davalarının tam tersini yapan herkesi. Hayatın gerçeklerinden köşe bucak kaçan insancıkları da tanır. Oysa bu dava arkadaşlarının hepsi gençken davalarını şöyle tanımlarlarmış: “Bizim hareketimiz mesuliyet hareketidir. Davamız hayata uymak değil, hayatımızı hakka uydurmaktır.’’

 

Yayınladıkları her dergide bir emeğin bir adanmışlığın, bir fedakarlığın izi olduğu yazılardaki paragraflardan ,cümlelerden, kelimelerden hatta hecelerden hissedilir. Fakat Murat ve Kerim dışındaki davadaşlar hayatın dişlileri arasında -kendilerinden kaçarak- ezilmiş/ezilmeye devam etmektedirler. Bir de  Veysel vardır. İlhan’ın hayatındaki değişimlere sebep olan, davet yolunda dökülenleri eleştiren. Murat‘ın etrafında toplanmak gerektiğini savunan bir üniversite öğrencisidir. Zaman onun aleyhine de işler. Yaşlılık  bir gün onun da kapısını çalar. Bir zamanlar eleştirdiği, dama çıkıp merdiveni kaldıranların yolundan yavaş yavaş ilerlemeye başlar. İlhan’ın deyimiyle, “Bilinç altında olan gün gün sivrilip, patlatılan hayat tarzıdır.’’ bu. Fakat İlhan bu çarkın dişlileri arasında ezilmemek için kendi deyimiyle kelimelerin saltanat kurduğu, kitaplara bile dost olamayan üniversitede öğretim üyesi olma olasılığını da elinin tersiyle iter.

 

Sonuç olarak, sindirilmemiş, hazmedilmemiş bir dava, ne kadar savunulursa savunulsun zamanla bireyi terk edeceğini, bu terk ediş neticesinde dünyanın kölesi olan insanların civanmert dava erlerine her zaman özendiklerini ve yaşam boyu mutsuzluk motifli ‘keşkelerle’ yaşadıklarını bu hikâye ile adeta temaşa ediyoruz.

 

 Yazar amacına ulaşmış, hikâyenin ana fikri açık ve anlaşılırdır. Fakat hikâyedeki geçişler, anlatılan karakterler okuyucuda, acaba bir şey mi kaçırdım şüphesine yol açıyor. Sayfalar ilerledikçe bu şüphe bulutu kaybolur. Bazen de kendinizi hikayeyi okumanın zevkinin doruğuna anlatımın güzelliğine  kaptırdığınız anda hikaye bitiyor gibi oluyor.Tabiri caizse her bölümde karşınıza çıkan cümleler sizi içine çekebildiği gibi umutlarınızı boşa çıkarıp hikayenin başka bir bölümüne geçirebiliyor….

 

 Mehmet GÖZÜTOK

Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız


AddThis
 

Yorumlar  

 
+1 #1 Nagehan Ersoy 24-01-2021 11:51
Çok güzel ifade etmişsiniz, kitap ınanılmaz derecede akıcı. Tüylerim diken diken oldu bazı bölümlerde.
Alıntı
 

Yorum ekle