Gençlerle Başbaşa

Ali Fuat Başgil Hoca daha çok Türk siyasal hayatındaki yeri ile tanınır.Vefatına kadar sürdürdüğü milletvekilliği görevi ve öncesinde senatörlük yılları ,hocanın hayat hikayesinin en ilginç dönemlerini oluşturur.Senatörlük yıllarında adının cumhurbaşkanlığı adaylığı için geçmesi malum çevrelerde rahatsızlık uyandırdığından hoca ölümle tehdit edilmek suretiyle bu adaylıktan vazgeçirilmiş ve bir müddet İsviçre de yaşamak zorunda kalmıştır.Çok partili siyasal hayata geçiş sonrası yönetim erkini ‘’çevre’’ ile paylaşmak istemeyen seküler Kemalist zevatın her cumhurbaşkanlığı seçiminde aynı senaryoyu işleteceğini sonraları daha bariz bir şekilde görecektik.Nitekim bugünkü cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün seçim sürecinde yaşananlar ve sözde değil özde laik diskurları ile 367 gibi ucube hukuki uygulamalar hatırlandığında, Ali Fuat Başgil Hoca’ya yapılanların başlangıç olduğu kabul edilebilir.

Oysaki Başgil hoca gerek ilmi/entelektüel çalışmaları ve gerekse öğrenci yetiştirme uğrunda gösterdiği çabalar açısından ayrıca değerlendirilmeyi hak ediyor.Anayasa hukuku alanında taşıdığı Hocaların Hocası ünvanı da bu değerini teyit ediyor.1.dünya savaşı yıllarında Kafkas Cephesi dahil 4,5 yıl süren yedek subaylık görevi aynı zamanda hocayı yakın tarihin en önemli tanıklarından biri yapıyor.Özellikle 27 Mayıs darbesiyle ilgili kaleme aldıkları, dönemi anlamak için önemli bir başvuru kaynağı sayılabilir.

Bizim asıl gündemleştirmek istediğimiz husus ise Hoca’nın gençlere yönelik olarak yaptığı çalışmaların, çapı küçük fakat içerik yönüyle devasa denebilecek bir eser haline gelmesidir.Aslında derslerden oluştuğunu ifade ettiği ve bir kısmını Tasvir Gazetesi’nde yayınladığı ‘’Gençlerle Başbaşa’’ adlı bu çalışma, sadece kendi döneminin değil bugünün gençlerine de ufuk açan bir misyona sahip.Hayatı boyunca bir çok badire atlatmış ve türlü meşakkatler yaşamış, fakat buna rağmen ilim aşkından hiçbir şey kaybetmemiş biridir Ali Fuat Başgil Hoca.

Savaşlar, insanı buhranlara sürükleyen, en ümitvar olanları bile umutsuzluğa düşüren,hakikatin kaybolduğu ve insanlığın ayaklar altına alındığı bir olgudur.Böylesine muhataralı dönemlerde ilim aşkıyla hareket etmek ve sebatkar davranmak gerçekten zordur.Bu zorluğu eserinde Hoca da ifade ediyor.Savaş sonrası yaşadığı kararsızlığı aşmasında kendisine danıştığı bir hocasının yönlendirmesinin etkili olduğunu vurgulayarak bizlere, eğer birine danışacaksak bu birini iyi seçmemiz gerektiğini salık veriyor.

Oldukça kaygan bir gençlik zemininin olduğu bugün, gençleri gelecekleri hakkında nasıl yönlendirmek gerektiği ve bugünün gençliğinin nasıl bir çalışma disiplinine sahip olması ile alakalı olarak hocanın tespitleri hiç şüphesiz çok önemli.Çalışıp öğrenmenin yol ve yöntemini bilmeden ve manevi destekten yoksun olarak çabalayan gençlerin tez zamanda bıkkınlık,çaresizlik,yenilmişlik ve yapamıyorumculuk hastalıklarından birine veya hepsine düçar olarak yitip gitmesi, bizim gibi toplumlarda çok sık karşılaşılan bir durumdur.

Hocaya göre başarının önündeki en büyük tehlikelerin birincisi tembelliktir.Bu hastalık bugün de gençlerin en önemli düşmanı olmayı sürdürmektedir.Ancak garip olan şudur ki, hiç kimse tembel olduğunu kabul etmemektedir.Çünkü tembellik kendisini farklı argümanlar üzerinden meşrulaştırmaktadır.Şans,talih,kader ve benzeri kavramların arkasına sığınarak tembellik gerekçelendirilmektedir.Merhum Akif’in de safahatında belirttiği üzere hastalıklı bir tevekkül anlayışı başını alıp gitmektedir.Başa gelen her şey kaderin,talihin üzerine atılmakta;irade,çaba ve gayret önemsizleş(tiril)mektedir.

Hoca’ya göre, başarının diğer düşmanları ise kötü arkadaş ve kötü örnektir.Gençlik döneminde arkadaşlığın anne babadan daha önemli bir yer tuttuğu düşünülürse, bu dönemde arkadaşların çok dikkatli seçilmesi gerektiği daha iyi anlaşılır.Arkadaşın seçiminde çalışkanlık,dürüstlük ve iyilikseverlik Başgil Hoca’ya göre en önemli hususiyetlerdir.Bu hususiyetlere sahip olan bir kişi diğer güzel davranışlara da sahip demektir.Dolayısıyla ortaya konan örneklik bu değerler çerçevesinde olacağından iyi arkadaş,gençlerin sahih bir istikamet doğrultusunda hareket etmesi için oldukça önemlidir.Bu nedenle bugün gençlik çalışmaları yapanların,Başgil Hoca’nın da dikkat çektiği bu noktalara özel ihtimam göstermesi gerekmektedir.

Başgil Hoca başarılı olmanın önündeki engelleri sıraladıktan sonra, başarılı olmanın şartlarını sıralamaya başlıyor. Bunların başında ise iradeli olmak geliyor.İradeyi ise insanı sadece diğer canlılardan değil,hemcinsleri arasında da ayıran çok önemli bir özellik olarak öne çıkarıyor.Hiç şüphesiz İrade, her türlü atalet zincirlerini kırmada ve nefis ve şeytan tarafından gelen her türlü iğvaya karşı muhkem bir mukavemet hattı oluşturmada insanın en önemli silahıdır.İradenin kuvvetlendirilmesi ciddi bir nefis terbiyesi ve takva yolunda gösterilen sebat ile mümkündür.

Sosyal hayatta insanın iradesine yabancı hareketleri üçe ayıran Başgil Hoca, bunları insiyaki/içgüdüsel, alışkanlıklar/itiyatlar ve telkinli hareketler olarak sıralıyor.İnsiyaki hareketlerin bütün canlılarda ortak olan yeme ,içme gibi hareketler olduğunu;alışkanlıkların sürekli tekrar neticesinde ortaya çıktığını ve belli bir süre sonra vazgeçilmez hale geldiğini;telkini hareketlerin ise dışarıdan yönlendirmelerle oluştuğunu ifade eden Başgil Hoca,iradi hareketlerin tüm bu hareketler içinde insanı farklı ve değerli kılan boyutuna dikkat çekiyor.İbn-i Haldun’un ‘’İnsan alışkanlıklarının çocuğudur’’ ifadesi dikkate alındığında, iradi hareketlerin ne kadar ehemmiyetli ve zor olduğu daha iyi anlaşılmış olur.

İnsanın terbiye ile bünyesindeki bazı kötü huylardan arınıp arınamayacağı asırlarca düşünce insanlarını meşgul etmiştir.İnsan dünyaya bazı hususiyetleriyle birlikte mi doğar ,yoksa tüm özelliklerini sonradan mı kazanır soruları tarih boyunca mütefekkirleri meşgul etmiştir.Bunun yanında ‘’can çıkar huy çıkmaz’’ veya ‘’insan yedisinde neyse yetmişin de odur’’ şeklinde ifade edilen bazı sözler, terbiyenin yeterli olmayacağı,insanın doğuştan gelen bazı özelliklerinin onunla ölünceye kadar gideceği yönünde kanaat oluşmasına sebep olmuştur.

İslam nokta-i nazarından bakıldığında, insanın ilahi rızaya muvafık ve muğayir eylemde bulunma özelliklerini içinde barındırdığını ifade etmek gerekiyor.İnsan, kendisine ilham edilen fücur ve takvaya mütemayildir.Din,insanın takva temayülünü güçlendirmek ve fücur yönünü terbiye etmek için değerler sistemi olarak gönderilen ilahi bir bağıştır.İnsanın fücur işleme özelliği ondan sökülüp atılamayacağı için sağlam bir irade eğitimi,nefis tezkiyesi ve terbiyesi önem kazanmaktadır.Başgil Hoca’nın terbiye görmüş kötü huyları, tepesi kurumuş fakat kökü cilt altında kalıp yerleşmiş çıbana benzetmesi ve patlamak için kaşıntı fırsatı beklediğini ifade etmesi insanın terbiye ile bazı kötü yanlarının törpülenebileceğini fakat terbiye sürecinin kesintiye uğraması yada bitmesi durumunda fücur yönünün tekrar canlanacağını unutmamak gerek.

Verimli çalışmanın üç önemli şartı olduğunu ifade eden Başgil Hoca; bunları fiziksel,duygusal ve zihinsel şartlar olarak sıralıyor.Fiziksel şart sağlık ve sağlamlıktır.Duygusal şart çalışmayı sevmek ,zihinsel şart ise çalışma yol ve yöntemini bilmektir.Burada özellikle son iki şart üzerinde hassasiyetle durmak gerekiyor.

İnsanın yaptığı işi sevmesi yada sevdiği işi seçmesi onun hayatı boyunca zevkle ve verimli olarak çalışmasının en temel şartıdır. Ne hazindir ki bugün toplumumuzda insanların çok büyük bir kısmı sevmedikleri işlerde kerhen yada mecburiyetten çalışmaktadır.Bu da ister istemez mutsuz bireyler ve niteliksiz ürün ortaya çıkarmaktadır.İnsanın yaptığı işi sevmesi başkalarından ödül ve ceza beklemeden çalışmasının da önünü açar.İstemediği işte çalışan insan Başgil Hoca’ya göre işinin esiridir ve bu insanın çalışmasından bir toplumsal fayda hasıl olmaz.Bu nedenle bugünün gençlerine sevdiği işi yapmaları noktasında destek olmak ve onları zevkle/severek çalışabilecekleri nitelikli alanlara yönlendirmek oldukça önemlidir.Türkiye’de ki eğitim sisteminin rekabete dayalı olması ve eğitimden beklenenin ekonomik getiriler olması,maalesef,gençlerimizi istemedikleri alanlara itebilmektedir.Bu durum uzun vadede mutsuz bireyler ve iş ahlakını kaybetmiş meslek gruplarının doğmasına sebep olmaktadır.

Sonuç olarak Ali Fuat Başgil Hoca’nın bu önemli eseri gençliğin sağlıklı bir şekilde yönlendirilmesi ve sistemli çalışması noktasında hem gençlerin hem de gençlerle ilgilenenlerin dikkatle okuması ve üzerinde tefekkür etmesi gereken bir eser.Descartes’in Batıda açtığı yöntemli/sistematik çalışma çağının oldukça önemli olduğunu ifade eden Başgil Hoca,bu filozofun ’’İnsanlar arasındaki ilerilik ve gerilik farkı akıl ve kavrayış farkından çok yöntemli ve rasyonel çalışıp çalışmamalarından dolayıdır.’’ Sözünü iyi düşünmemiz gerektiğini salık veriyor.

 

Vesselam…

 

Kamil ERGENÇ

Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız


AddThis