ÇÖL/DENİZ-Hz.HATİCE

Çöl; dünyevi aşinalıkları toprak altına almış, görselliğe dünyanın aczini sunan bir karar mekânı. Hacer’den Hatice’ye uzanan uçsuz bucaksız duyguların dünya engeline takılmadan endişelerden arındığı mekân.

Deniz; kıyısında ürpertilerin başladığı, içinde ayetlerin göz alıcı renklerini barındıran z/enginlik. Yükseklere kafa tutmayan mütevazi içtenlik, yeryüzünün alçaklıklarına örtü bir gönül ırmağı.

Yazarımız Sibel Eraslan, bu eserinde kelimelerle iltifata tabi tuttuğu Hacer ile başlayıp Hatice’ye ulaşan bir fedakârlığın tabiatını bizlere tasvir ediyor. Zengin ifadelere yer verilen bu eser de işlenmiş olan konu, Müslüman kitlelerin kadınlarının menkıbelere özendirdikleri örneklerinden arındırılmış bir unutulmuşluğun yeniden hayata geçirilmişliğini sunmaktadır. 

Sosyal hayattan soyutlanarak asli manası anlamsızlığa büründürülmüş olan kadının, vahiy sayfasındaki paragraflarının yeniden okunmasına yardımcı olan bu eserin okunması kadını ikincil varlık olarak görenlere yeni anlayışların kapılarını aralayacaktır.

Kadınlığının ne denli insanlık ailesi için önemli olduğunu unutmuş olan, kadına kendi görev ve sorumluluklarını vahiy gölgesinde yorumlayan bu eseri tanımak, denizlerin mercan sözlü kelimelerine ulaştıracaktır kadını. Kadınlığının düsturunu evinden ve eşinden uzaklarda arayanlara sunulan bu eser, Safa ile Merve’den başlayan Hira ile şekillenen bir anlayışa ulaştıran bir sunum arz etmektedir.

Kalpleri çöle dönmüş zamanın insanına kadın vakarında kurulmuş cümlelerin zenginliği, deniz bereketinde onuruyla dik durmayı öğretmektedir.

Kocasına ilahi terbiyeye tabi bir hayat ile bağlılığın, dünyalık esaretinde yok oluşunu gösteren Hatice (r.ah.) vakarının, insanlık ailesine ne denli mutlu olabilmenin yollarını öğretmektedir. Hira’nın dilini anlayan bir kadının öğretileri paylaştıkça bereketlenen, yaşadıkça dirilişe olan hayat suyudur.

Hem eşinin gölgesinde yaşamayı zül kabul eden bir kadın anlayışına hem de ekonomik bağımsızlığın materyalist yaklaşımına bir başkaldırının öğretisi olup, eşinin gölgesinde himaye edecek eşinin davasına omuz verecek bir anlayışa kervan bir b-akış.

Sıkıcı anlatımlardan uzak, çöl sıcaklığını ve deniz serinliğini hissettiğimiz bu eser, ilahiyattan uzak bir kadın anlayışının ne denli huzursuz bir toplum oluşmasında rol oynadığını, kıyasını okuyucuya bırakarak sergilemektedir.

Özetle, kadının kimliksizleştirilmesinin günümüzdeki sonuçlarının, kadının onurunun teslim edilerek vahyin öğretileri istikâmetinde bir hayat yaşamanın ebedi mutluluğa ulaştırmasının kelamıdır bu eser. Saadetin varsıllıkla değil, varsıllığın vahiy ile terbiye edilmesiyle mümkün olacağı anlatılmaktadır.

Elimizdeki hayatın sonucu, Hacer’ce bir koşunun Hatice’ce karşılayanının olmamasındandır.

 

Mehmet ÇELEBİ 

Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız


AddThis