EDİTÖRDEN

Modern zamanların insan zihnini nasıl bir tedhişe maruz bıraktığı üzerine ciddi olarak eğilmek gerekiyor. Zihni sürekli akan bir sürece adapte olmuş modern dönem insanlarının tefekkür melekelerini tekamül ettirmeleri mümkün görünmüyor.Tefekkür melekesinin tekamül edebilmesi için insanın kendisine dayatılan modern argümanları sorgulaması gerekiyor.

Kalp, duyarlılığını modern süreçlerle birlikte iyice yitiriyor.Bu nedenle hissiyatlar yerini görsel tatmin vasıtalarına bırakıyor.Başkalarının mağduriyeti hep çok uzaklardaymış gibi telakki edildiğinden duyargalar törpülenmiş oluyor.Modern insan her şeyi kendisinden ibaret zannediyor.Kendi menfaatini ve çıkarını etkilemediği müddetçe dışarıda –kendi dışında-olan bitenle ilgilenmiyor.

 

Kalp ritminin ilahi olanın buyruklarına göre ayarlanması gerekiyor. İlahi olanın rehberliğinden mahrum kalan kalp ancak bir kan pompası olarak işlev görebilir.Zihnin ve kalbin arasındaki muvazenesizlik tüm bedeni etkiliyor.Zihin ve kalp arasında meydana gelen insicamsızlık hayatı kof ve çekilmez kılıyor.Zihin ve kalp ahengi bozuk olan bir dil/üslup muhatabı inşa değil imha ediyor.

 

Zihnin ve kalbin muvazenesinden hasıl olmayan eylemler herhangi bir değer ifade etmiyor. Eylemler modern argümanlarla beslendiği için ancak modern süreçlerin daha bir kavileşmesine yardımcı oluyor.Tefekkür eyleminde bulunma cehdi gösterilemediğinden aktüaliteye teslim olunabiliyor.Unutmamak gerekiyor ki aktüalite anlık yaşam modelleri oluşturuyor.Aktüalite gayeye matuf olmayan ve günübirlik tavırlar üretiyor.Aktüalitenin tesirinde kalan kalp ve zihin bilinç oluşturamıyor.

 

Aktüalite ,günlük ve gecelik oyalayıcı ve tüketici tartışmalar üretmekten başka bir işe yaramıyor.Derinlikli fikirler ve derinlikli düşüncelere şahit olamıyoruz.Aktüalitenin dili bir yönlendirme ve kanaat oluşturma şeklinde belirdiğinden muhatap ancak kendisine sunulan dil ve üslup ile konuşabiliyor.Bu dil ve üslup genelde hakim otorite tarafından belirlendiği için farkında olmadan otoritenin dili meşrulaştırılmış oluyor.

 

İletişim araçlarına havale edilmiş bir bilinç baştan körleşmeyi kabul etmiş bir bilinçtir.İletişim araçlarına emanet edilmiş bir kalp  ifsad edilmeyi kabullenmiş demektir.iletişim araçlarına havale edilmiş bir eylem koflukla malul olmuş demektir.Mü’minin bütün tavırları derinlikli ve muhkem olmak durumundadır.Mü’minin zihni tefekkür ve tedebbür ile şekillendiğinden bu zihnin hasılası da ferasetli olacaktır.Bundan dolayıdır ki Rasul (a.s) Mü’minin ferasetinden korkun.O Allah’ın nuruyla bakar buyurmuştur.

 

 

 

Kamil ERGENÇ

Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız


AddThis