Küresel Çağda Varolmak

Gebze İnsan ve Medeniyet Hareketi merkezinde her ay düzenli olarak gerçekleştirilen Kitap Tahlili etkinliğinde, Atasoy Müftüoğlu’nun ‘Küresel Çağda Varolmak’ adlı eseri tahlil edildi.

İnsan ve Medeniyet Hareketi Eğitim Komisyonu Başkanı Eğitimci-Yazar Kamil Ergenç’in moderatörlüğünde gerçekleşen Kitap Tahlil programları, üçüncü yılında ‘Küreselleşme’ kavramı eksenli eserleri tahlil etmeye devam ediyor. Bu çerçevede mart ayı kitabı olan Atasoy Müftüoğlu’nun ‘Küresel Çağda Varolmak’ adlı eseri vakıf merkezinde tartışmaya açıldı.

Programda kitabın ana bağlamına sadık kalmak koşuluyla aşağıdaki sorulara cevap arandı:

1-Küresel çağda İslam’ın ontolojik ve epistemolojik bağımsızlığını nasıl inşa edebiliriz?

2-Modern/Post-Modern seküler dilin tahakkümünden kurtulmak mümkün mü? Nasıl?

3-Küreselleşme karşısında İslami bünyenin zaaf ve imkanları hakkında neler söylenebilir?

4-Oryantalistlerce Ortadoğu olarak adlandırılan beldelerde cereyan eden hadiselerin küreselleşme ile ilgisi nedir?BU hadiselerin karakteristiği ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Eserinde çağa tanıklık bilincini üst seviyede tutmaya çalışan yazar, diri tutucu fikirlerin cümlelere cömertçe yayıldığı bir eser olan ‘Küresel Çağda Varolmak’, Atasoy Müftüoğlu’nun diğer bütün eserlerinde de gözlemlendiği gibi okuyanlarını uyanmaya, direnmeye ve var olmaya davet ediyor.

MODERNİTEYE YANIT VEREMEDİK POSTMODERNİTE İLE HESAPLAŞAMADIK

Eserinde Avro-Amerikan merkezli küreselleşmeyle, sömürgeci küreselleşme karşısında Müslümanların tutumuna radikal eleştiriler yönelten Atasoy Müftüoğlu, düşüncelerini şu şekilde özetliyor: ‘’Küreselleşme Amerikancılığın, emperyalizmin yeni adı. Tüketim kültürünün küreselleşmesi zihinsel anlamda, kalbi anlamda, ruhi anlamda tükenişimize sebep oldu. Bugün insanlar tüketim tapınakları peşindeler. İhtiyaçlarımızı reklamlar belirliyor. Bugün cemaat liderleri bile pazarlanıyor. Biz postmodernite ile hesaplaşamadık, moderniteye bir yanıt veremedik, kendi modernitemizi de oluşturamadık. Biz araftayız. Bizim için bir gelecek yok. Hâlâ Batı’nın teknolojisini alalım ama kültürünü bırakalım diyoruz. Fakat nasıl yapacağımıza ise cevap veremedik.

KÜRESEL KÜLTÜR ULUSAL DEVLETLERLE DE SAVAŞIYOR

Postmodern küresel kültürün bu modern putlarla ilgili bir eleştirisi var. Dolayısıyla küresel kültür, ulusal devletle devletin bir ikon haline gelmesiyle de savaşıyor. Küreselleşmeden bu anlamda yararlanılabilir, ya da küreselleşmenin bize kazandırdığı iletişim devriminden yararlanılabilir. Bu enformasyon çağında biz hala ümmetle konuşmuyoruz. Ümmet ne düşünüyor konuşmuyoruz.’’

Eser genel anlamı ile kapitalist ekonominin; bütün anlamları, erdemleri, bilgelikleri ve ahlakı imha ederek insanlık dışı gerçekler oluşturduğunu belirterek, sınırsız büyüme stratejilerinin ağır insanlık sorunlarına, büyük kötülüklere ve felaketlere yol açtığını, kapitalist sistemde uygarlık adı altında bütün kişilikleri ve karakterleri erozyona uğrattığını ifade ediyor.

AVRUPA VE AMERİKA KENDİ DÜNYA GÖRÜŞÜNÜ FAŞİZM VE SAVAŞ YOLUYLA KABUL ETTİRMEYE ÇALIŞIYOR

Esere göre, günümüz dünyasında piyasanın evrenselliği dışında bir evrensellikten söz etmek mümkün değil. Bu tür bir evrensellik, sermaye aklının, neoliberal aklın dünya çapında etkili olmasını sağlıyor. Neoliberal akıl, kimliklerin, kültürlerin paramparça olmasına neden oluyor. Neoliberal akıl ve kültür karşısında toplumlarımızda; İslami kaygılar taşımayan, nötr ve monoton bir kişiliği ve karekteri temsil eden muğlak varoluş biçimleri çoğalıyor. Bu durum karşısında, bilincimizi sömürgeleştiren, aşındıran, çürüten süreçlerin maskesini düşürmek yerine suskun, tepkisiz, apolitik, gri, kirli hayatlar yaşayabiliyoruz. Avrupa ve Amerika, kendi dünya görüşlerini, hayat tarzlarını, Avrupa dışı dünyaya faşizm ve savaş yoluyla kabul ettirmeye çalışıyor. Modern-seküler proje yoluyla İslam toplumları, neoliberal fikirlere açık hale getirilecektir; Türkiye`deki gelişmelere bakılınca bu projenin büyük ölçüde etkili olduğu görülebiliyor. Yazar eserinde daha çok eleştirel bir dil kullanarak, öze dönüş çağrıları yapıyor ve tüm olumsuzluklara rağmen Müslümanların her çağda var olabileceğini vurguluyor.

Yaklaşık iki saat süren kitap tahlilinde katılımcılar  yazarın sömürgeci küreselleşme sürecine yönelik eleştirilerine katıldıklarını ifade ederken, özellikle İslam dünyası ve Ortadoğu’da yaşananlarla ilgili düşüncelerinin bütüncül bir bakıştan yoksun ve halkların hareketlerini ve iradelerini yok sayan bir duruş sergilediğini kaydettiler.


AddThis